POSTACILAR CORONA
OLMUYOR MU?
Çocukluğumda
“bak postacı geliyor selam veriyor” çocuk
şarkısıyla başladı postacılarla tanışmam. İlkokul-ortaokul dönemlerimdi, postacının geldiği sabah saatlerinde kuzenimin
mektubuma verdiği cevabı merak edip sokağın başına gözümü dikip postacının
gelmesini beklerdim. Sokağın başında postacıyı gördüğüm an mektubun gelmiş
olması ümidiyle apartmanın merdivenlerini üçer beşer iner postacıya doğru
koşardım. O anda evin mutfağında yeni pişmiş börek çörek varsa postacıya vermem
için annem acele acele tutuştururdu elime. Mektubumu alır eve çıkmayı beklemeyip
apartmanın bahçe duvarına oturup heyecanla okumaya başlardım. Bazen beklediğim zarf
o gün gelmezdi üçer beşer atlayarak iki dakikada indiğim merdivenleri mektubun
olmayışının hüznüyle on dakikada anca geri çıkardım. Sonraki gün mektubun
geleceği hayaliyle yine balkonda postacıyı beklerdim.
Teknoloji
ilerledikçe postacılara daha az iş düşmesi beklenilirken tam tersi iş yükü
arttı ve postacılık mesleği başka bir formata büründü. Her gün heyecanla
ulaştırdıkları duygu yüklü hasret kokan mektupların yerini kiloda ağır
taşınması zor kargo paketleri aldı. İnsanlar teknolojinin akışına kapılıp iyice
tembelleştikçe teknoloji aracılığıyla aldığı bir ekmeğin bile kuryeyle evinin
kapısına gelmesini bekler oldu. Postacıların çilesinin bitmediği yetmedi gibi
üzerine özel dağıtım şirketleri kuruldu. Binlerce kurye bir elbise, bir şişe
parfümü ya da bir çift ayakkabıyı sipariş sahibine ulaştırmak için yoğun
trafikte motosikletleriyle adeta dans ederek kargoyu zamanında teslim etmenin
telaşına düştü. Bu süreçte yaşadıkları sıkıntıları anlatmakla bitiremeyiz…
Gel gelelim corona sürecinde postacılara; corona
virüsünün hızlı yayılmaması, vaka sayısının artmaması adına onca konulan
yasaklara rağmen binlerce postacımız her gün yüzlerce insanın içerisinde
onlarcasıyla birebir muhatap olarak endişeyle görevinin hakkını vermeye
çalışıyor. Birbirlerini koruma adına duydukları kaygıyla kendi içlerinde
sürekli haberleşip “aman arkadaşım teslimat yaparken çok yaklaşma! Sakın
boğazını kuru tutma sık sık bir yudum da olsa su iç! Bu arada apartmanın kapı
kollarına çok dikkat et! Tebligat varsa kata çıkacaksan asansör düğmesine çok
dikkat et !” vb söylemleriyle birbirlerine destek olmaya çalışıyorlar.
Şimdi size
soruyorum! Postacı corona virüsünü kapmıyor mu? Kaptığı virüsü gittiği yerlere,
evine, sevdiklerine bulaştırmıyor mu?
Herkesin canının derdine düştüğü ve sevdiklerinin
sağlığını düşündüğü bu dönemde postacılar ve benzeri mesleklerde çalışan
insanların suçu ne! Böyle bir dönemde hala internetten elbise, ayakkabı
siparişi vermek ne demek! Kendi egonuzu tatmin etmek, can sıkıntınızı gidermek
adına verdiğiniz siparişlerle ne kadar çok insanın hayatını tehlikeye
attığınızın farkında mısınız? Artık bir durun, durmanız lazım! Yeter gerçekten
yeter! Bu kadar bencil olmayın. Lütfen biraz empati yapın. Bu virüsten
kurtulmanız sadece maske eldiven takıp paranızın gücüyle eve kapanmanızla olmayacak.
Ne zamanki kendinizi korurken çevrenizdeki insanlarında hayatını düşünürseniz,
onlarında virüse yakalanmamaları adına destek olursanız ancak o zaman coronadan
yavaş yavaş kurtulabiliriz. Bu tür meslekleri yapan insanlara destek verin,
mümkün olduğunca iş yükünü azaltın, elinizden geliyorsa, gücünüz yetiyorsa izin
kullanmalarını sağlayıp evlerine gönderin.
Postacının ve
zor şartlarda çalışmak zorunda kalan insanların birkaç aylık maaşıyla elinize
aldığınız telefonlarınızla sosyal medya hesaplarınızda paylaşım yapıp “evde kal
Türkiye “ demekle olmuyor! Herkes birbirine destek versin, yardımcı olsun ve çevremizde zorunlu çalışanların işlerini
kolaylaştıralım, çevremizde yaşayan insanların virüsü kapmamaları adına
elimizden ne geliyorsa yapalım.
Empati yapıp çevremizdeki insanları koruyarak
kendimizle birlikte onlarında sağlıklarını düşünerek “Evde kal Türkiye” yerine hep beraber;
“EVDE
KALALIM TÜRKİYE” hatta;
“EVDE
KALIYORUZ TÜRKİYE “diyelim ve hep birlikte evde kalma şansını yakalayalım.
Sağlıklı
günler dilerim.
https://www.urfanatik.com/makale/4178559/arzu-kilic/postacilar-corona-olmuyor-mu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder