DÜŞÜNME ZAMANI
Bildiğimiz gibi eğitim, nesilleri yetiştirerek topluma uyumu
sağlamak istendik davranışları nesillere kazandırmak, bir anlamda da toplumda
denge ve ahenk meydana getirme faaliyetidir. Aynı zamanda ülke ekonomisinin
kalkınması ve refah seviyesinin artmasıdır. Eğitim ailede başlar ve okulda,
çevresel faktörlerle hayat boyu sürer. Her ülke kendi toplumunun sahip olduğu
genel değer yargılarına, yapısına, ekonomik kültürel yapısını zamana ve diğer
koşullara göre bir eğitim sistemini ve anlayışını benimser. Ülkemizde de
bunlara bağlı bulunarak bazı eğitim politikaları denenmektedir. Eğitim
sistemini daha işlevsel hale getirebilmek, eğitim kalitesini yükseltmek için
son yıllarda çerçeve daha da genişletilmiştir. Sekiz yıllık zorunlu eğitim, kız
çocuklarının okula devamını destekleyen projeler, öğrencilere ders kitaplarının
ücretsiz dağıtılması, burs alan öğrenci sayısının arttırılması gibi maddi
desteklerin yanı sıra, kademeli olarak değiştirilen öğretim programları,
eğitimde bilgi teknolojilerinin kullanımının etkin hale getirilmesi ve
yaygınlaştırılması bu çerçeve dahilinde düşünülebilir. Fakat ülkemizi eğitimde
başarılı ülkelerle kıyaslarsak Türkiye çok geri planda kalmaktadır. Bunun
sebepleri üzerine düşünmek ve iyileştirme çalışmalarına hız vermek gerekmektedir.
Öncelikli olarak ne yapmalıyız sorusuna cevap vermeliyiz ve nereden
başlamalıyız?
Öğretmen yetiştirme
programlarımızı gözden geçirmeli miyiz? Öğretmen adayları mülakattan
geçirilmeli. İletişim becerileri, el-göz koordinasyonu, sosyalist üretkenliği,
yaratıcılığı vs. mutlaka değerlendirilmeliyiz.
Öğretmenlere sunulan imkânların kısıtlı oluşunun eğitim
üzerine etkisini değerlendirirken, fazla imkanı olup üretmeyen öğretmenleri
sıkı gözlemlenmeliyiz.
Geleneksel okul
yaşamımızdaki eksiklikleri gözler önüne sererken çözüm odaklı olmayı
unutmamalıyız.
Temel becerileri günlük yaşam da kullanmaya yönelik
süreçlerde daha etkin olup çocuklara fırsat verilerek yetkin olmalarını
sağlamalıyız.
Eğitime ayrılan ödenekler bakımından en geri ülkelerden biri
olmamızın nedenlerini detaylı araştırmalı bu doğrultuda çözümler üretmeliyiz.
Okullardaki derslik sayısı azlığı ve derslik başına düşen
öğrenci sayısının hala fazla olmasının nedenlerini araştırıp, okullarımızı
yeniden planlayıp yapılandırmalıyız.
Birçok okulda teknolojik öğretim araç gereçlerinin
yetersizliğini değerlendirmeli, yeterli olan okullarda kontrollü aktif faydalı
kullanılıp kullanılmadığını takip etmeliyiz.
Ülke içindeki eğitim öğretim kurumlarının dengesiz ve
yetersiz dağılımını düşünecek olursak anayasamızda yer alan ve her bireyin
eğitim öğretim hakkının olduğunu unutmamalıyız.
Ülkemizdeki sosyal ve ekonomik dengesizliklerin çözülmesi noktasına
eğilirken “eğitimde eşitliğin” her çocuğun hakkı olduğunu unutmamalıyız Bu
örnekleri çoğaltmak gayet mümkün şimdi hep birlikte düşünme zamanı…
Düşündünüz mü?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder