2 Temmuz 2018 Pazartesi

OYNAYARAK ÖĞRENSİNLER

OYNAYARAK ÖĞRENSİNLER
Eğitim, doğduğumuz andan itibaren başlar. Eğitim süresince ailelerin çocuklarına doğru şartlarda, kaliteli bir eğitim verebilmesi ve ailenin okulun paralelinde ilerlemesi çocukların fiziksel zihinsel, duygusal ve sosyal açıdan gelişiminin sağlanması için çok önemlidir. Okul öncesi eğitim kurumları çocuğu hayata hazırlamada aileyi destekler; çünkü eğitim önce ailede başlar.
Okul öncesi döneminin en verimli bir şekilde tamamlanması için doğru kurumun seçilmesi çok önemlidir. Veli olarak bir anaokulundan beklentilerimizi doğru belirlemek ve bu beklentileri çocuklarımızın sınırının üstünde bir seviyeye taşımamak, bu süreçte kendi egolarımıza kapılıp çocuğu yanlış yönlendirip yıpratmamak ve okuldan soğutmamamız gerekir.
Anaokulu oyun oynama, oyunlarla öğrenme yeridir. Bir takım hırslara kapılıp çocuğumuzun kapasitesi üzerinde bir performans beklemek çocuğun gelecekte yaşayacağı sıkıntılara zemin hazırlamış olur. Öğretmenler çocukları oyun esnasında gözlemleyip değerlendirir ve onları daha iyi tanıma şansına sahip olurlar. Öğrenmenin en iyi gerçekleştiği alan oyundur.
Çocuklar oyun oynarken kendi rollerine bürünüp oyunun akışına kapılır giderler. Sahip oldukları karakterler onların tüm dünyası olur. Oyun sürecinde zaman zaman yemek yemeyi, tuvalete gitmeyi dahi unutabilirler. Okul öncesi dönemde çocuklar yönlendirilmekten ya da talimatlardan pek hoşlanmazlar. Kazanımlar oyunla verilmeye çalışıldığında öğrenme daha sağlıklı gerçekleşir ve çocuk oyunlarında kendini bulur. Anne babalar çocuklarını anaokuluna verirken çocukların oyun sürecinde olduklarını unutup kurumun eğitim öğretimini sorgulamaya başlar.
Üç yaşını doldurmayan çocuklarının tuvalet eğitimi olmadığını ağzında emzik, elinde biberonla dolaştığını unutup İngilizceyi neden konuşamadığını sorgulayan ve öğretmenlerin nazikçe yaptığı açıklamadan da tatmin olmayan annelerimizin sayısı oldukça fazladır. Anaokulları okuma-yazma öğrenme, matematik problemleri çözme, üç beş kelimeyle yabancı dil öğrenme yeri değildir.
Bazı kurumlar okul öncesi dönemde çocuklara okuma-yazma öğretmeye çalışıyor. İşin daha da üzücü yanı veliler bu işi en iyi yapan okulu piyasanın en iyi anaokulu diye düşünmeye başlıyor ve çevrelerine “çocuğum 4 yaşında okumayı söktü” diye çocuğunu gururla anlatıyorlar. Çocuğunun 1. Sınıfa başladığında yaşayacağı sıkıntıları ya düşünemiyorlar ya da göz ardı ediyorlar.
Oysaki 1. sınıfa başlayan öğrenci zaten sorunsuz şekilde okuma-yazmayı öğrenecek, ciddi bir sorun yaşamayacaktır. Çocuğun erken okuma-yazma öğrenmesi gurur duyulacak bir durum değil tam tersi sonraki yaşamında çocuğun yaşayacağı sıkıntıların belirtisidir. İlkokula başlama sürecinde doyuma ulaştıkları içi aktarılan bilgiler onlara yetmeyecek, dinlemeyi gereksiz bulacaklardır. Bu durumda ya kendi iç dünyalarına çekilecek ya da arkadaşlarının dikkatini dağıtacak davranışlar sergileyerek ciddi boyutta uyum problemi yaşayacaktır.
Okul öncesi dönemde çocuklarınızdan eğitim konusunda üstün performans bekleyeceğinize çocuklarınızla oyun oynayın, oyunlarla öğrenmesini sağlayın. Oyunla öğrenmesini gerçekleştirirseniz çocuğunuzun özgüveni, kendini ifade edebilme becerileri gelişir, zihin gücü artar, dil gelişimi ilerler kelime dağarcığı yaratıcılığı artar, neden-sonuç ilişkisi kurup gözlem yapmayı öğrenir, olaylara çözüm odaklı yaklaşır, paylaşmanın önemini anlar ve en önemlisi iç dünyasında pozitif, huzurlu ve mutlu olur. Bırakın çocuğunuz doyasıya oyun oynasın…


http://www.urfanatik.com/oynayarak-ogrensinler-makale,1222.html



































Hiç yorum yok:

Yorum Gönder