25 Temmuz 2018 Çarşamba

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE ÇOÇUKLAR


          GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE ÇOÇUKLAR
‘Bizim zamanımızda farklıydı’ derler ya hep… İşte bizim zamanımızda sokaklarda terleyene kadar oynar, yorulduğumuz zaman hep beraber su içmeye –çeşmeye- giderdik. İçerken suyla oynar kahkahalar atardık. Oyun oynarken zaman öyle hızlı geçerdi ki gölgemiz yere düştüğünde gölgemizle bile dans ederdik.
Nerede kaldı o çocukların masumiyeti? İsteklerini ya da ihtiyaçlarını nezaket çerçevesi içerisinde sözlü olarak dile getiren, annesinin gözünün içine bakıp annesinin yaptığı yüz mimikleriyle ne demek istediğini anlayan çocuklar… Kurdukları cümlelerle özgüven ile ukalalık arasındaki çizgiyi kaybetmeyen, isteklerini ağlamadan, tavır-tepki koymadan dile getiren çocuklar nerede! Bezden bebekleri, tahtadan arabalarıyla arkadaşlarıyla saatlerce evcilik oynayan, hatta en sevdiği oyuncağını arkadaşlarıyla paylaşan çocuklar…
Renkli televizyonların çıkmasından sonra, televizyonun yaygınlaştığı ve çok kanallı dönemin gelmesiyle beraber bile çocukların izleyecek belirli kanalları ve uyması gereken saatleri vardı. Ailenin planladığı uyku programına uyulur, erken saatlerde yatılır ve kalkılırdı. Oysa ki günümüzde anne ve babası uyuduktan sonra saatlerce televizyon ya da bilgisayar başında kalan çocuklarımız var.
Çocuklar için hazırlanan materyal ve programlarının  çocuğa artı katmayıp, materyallerin çocuğu eğitip öğretmesi gerekirken çocuk materyale değer katıyor, anlam yüklüyor.Örneğin en çok oynanan bilgisayar oyunu aşırı talep yüzünden satış patlaması yapıyor en çok kullanılan tablet, playstation vs.  cihazların fiyatı artıyor.Geçmişte ilkokul yaş grubu çocukları televizyonda  kendine özel hazırlanmış programı yirmi dakika en fazla yarım saat izlerken günümüzde çocuklar iki yaşından itibaren saatlerce cep telefonuyla oyun oynuyor bu da yetmiyor aileler ilkokul çağında çocuklara maddi değeri yüksek marka akıllı telefonlar, tabletler vb alıyor.Okul öncesi yaş gurubunda çocuklar özbakım becerilerini, kişisel gelişimlerini tamamlamamışken saatlerce cep telefonuna odaklanıp kalabiliyor.Oysaki çocuğun çevresindekilerle iletişim kurması, fermuarını çekmesini düğmesini iliklemesini ayakkabısının bağcıklarını bağlamayı öğrenmesi gerekir.Eskiden çocuklar daha çok okur ve daha iyi dinlerlerdi.Günümüzde kitap okumayan çocuk sayısı her geçen gün artış göstermektedir.Çocuklar dinlemeyi, düşünmeyi, sorgulamayı, araştırmayı severken şimdilerde bireysellik ön plana geçtiği için kopyala yapıştırın kolaylığını da yaşayarak kendi dünyalarında hareket, görüntü, aksiyon artış gösteriyor.
Çocuklarımız artık doğayı tanımıyor.Çileğin ağaçta mı, tarlada mı yetiştiğini bilmiyorlar.Daha da vahimi markette yetişiyor cevabı veren çocuklarımız var.Geçmiş yıllarda bir kolejde ilkokul öğrencisine öğretmeni sınıfta  “jaguar”  nedir diye sorduğunda cevabı “araba” oluyor ve o marka aracın özelliklerini çok net ifade ediyor.Maalesef teknoloji arttıkça ve evlerimize girip başköşeye yerleştikçe çocuklarımızda hayvan, doğa, evren sevgisi kalmayacak ve tamamen robotlaşmış bir hayat yaşamaya başlayacaklar.Belki doktor avukat olacaklar ama merhametten vicdandan değerlerden kendi kültürlerinden uzak olacaklar.
Ebeveynler geçmişte yaşamadıkları eksik kalan tüm yanlarını çocuklarına vererek tatmin olmaya çalışıyorlar.Biz görmedik çocuğumuz görsün mantığıyla hareket ettikleri için yaramazlık ve şımarıklık arasında ki kontrolü sağlayamıyorlar.Özellikle çalışan anneler için durum daha da vahim.Anne çalıştığı çocuğuna yeteri kadar zaman ayıramadığı için çocuğunun her istediğini her dediğini yaparak annelik görevlerini yerine getirdiğini düşünerek manevi olarak rahatlama sürecine giriyor.Çocuğuna ne kadar zarar verdiğini, doyumsuz bir birey olarak hayata hazırladığının farkına varamıyor.Eksik bıraktığı sevgiyi, şefkati, ayıramadığı zamanı her dediğini yaparak giderdiğini tamamladığını düşünüyor.
Onların geleceği için mutlu birey olarak yaşamaları ve mutlu bireyler yetiştirmeleri adına hayatın zorluklarını öğretelim, gösterelim. Yaşanan tüm olumsuzlukların temel sebebi sevgisizlik olduğu için öncelikle sevmeyi öğretelim.Varlığı bilsinler ama yokluğu da öğretelim.Güç katalım, güven verelim  gücünü arkadaşını döverek değil ilimde bilimde kullanmasını öğretelim.Paylaşmayı, acıyı, merhameti , adaletli olmayı  öğretelim, hayvan sevgisi aşılayalım.Bir ağacın bir insan gibi canlı olduğunu anlatalım.Özentiler karşısında kendi kültürünü kaybetmesine asla izin vermeyelim. Çocuklarımızın özgüvenli, bilgi-birikim sahibi, vicdanlı, donanımlı yetişmeleri için onlara “hayır” demeyi  öğrenelim.
Unutmayın siz çocuğunuza kıyamıyorsunuz ama günü geldiğinde kıyacaklar çok olacak…

http://www.urfanatik.com/gecmisten-gunumuze-cocuklar-makale,1257.html


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder