31 Ekim 2017 Salı

GÖK YÜZÜNÜ YÜREĞİM YAPTIM

GÖK YÜZÜNÜ YÜREĞİM YAPTIM Hangi dağın karı oldun Yağdın yüreğime Kaldın zirvelerimde. Hangi elde sevda oldun Tomurcuklandın dal dal Girdin gönlüme. Sabrettim hep Yüreğini hissettim Derin ve sonsuzca. Yeniden özledim seni Yine yeniden sevdim seni. Bana yüreğini aç Nicedir Boğazımda düğümlenen Sevdamı vereyim. Uzaktan uzaktan Dokun kalbime Yağ ıcimin icine. Damla damla ak Gözlerinde öleyim. Gül ol saçımın her telinde Yaprak yaprak seril tenime. Sarıl da Kirpiklerim ıslansın. Seni sensiz de yaşıyorum Hayallerin düşüyor yanıbaşıma Ve düşlerin. Hissettin mi Gök yüzünü yüreğim yaptım
Yıldızları bedenim.


23 Ekim 2017 Pazartesi

GÖKYÜZÜ SANKİ AVUÇLARINDA

GÖKYÜZÜ SANKİ AVUÇLARINDA
Yorgundu şarkılar
Yorgundu yüreğim
Uzaktım sevmelere

Mevsimler hep kıştı
Paslanmıştı gönlüm
Umutlar bezgin

Belki de son umutlardı
Son hülyalar
Son Sevdalar

Anlamsızdı hayat
Gönül kafesim tozlu
Kirpiklerimse ıslak

Buğulu gözlerle
Puslu bir sabaha uyandım
Seyrediyordum
Mevsimsiz açan papatyaları

Aslında
Mevsim papatya mevsimi değildi
Ortada papatya da  yoktu

Irak diyarlardan gelen bir rüzgar
Suskun gönül bahçeme
Sanki papatyalar getirmişti

En masum halleriyle onlara bakarken
Sarı beyaz bir dünyadaydım

Kızıl güneşe karşı
Nasıl da baş kaldırıyorlardı.

Gökyüzü sanki avuçlarında
Dostça gülümsüyorlardı

Kış bile
Artık üşütmüyordu bedenimi
Bahar coşkusu ta yüreğime düşmüştü

Yeşilin her tonunda dolaşıyordum
Ve sevgi sokaklarında

Bahar gelmişti sanki kış akşamlarıma
Yüreğimdeki baharlardı hepsi

Adını hasret koydum
Adını umut koydum
Sustum
Sustum
Mutluca bekledim

İşte güneş
Bizim içinde doğmuştu


18 Ekim 2017 Çarşamba

HAZAN BUNCA GÜZELKEN

HAZAN BUNCA GÜZELKEN Bu aralar duruldum Gül ucunda ay gibi Duygularım asi bir rüzgar Hazana sarılmış yay gibi. Yüreğim lacivert bir ırmak Nice kederlerle dolu ömrüm Akıp duruyor okyanuslara Dön yeniden bir iyice bak. Nice hırçın dalgalar Habire vuruyor kıyılarıma Deli yüreğim kuru bir dal Seni bağladım umutlarıma İçimin en derininde sen Yüreğim seninle böyle doluyken Ömrün bir ucunda sen Diğerinde ben Ayrılamazdım Hazan bunca güzelken.





9 Ekim 2017 Pazartesi

ÇARPIK İLİŞKİLER ÖLÜME SÜRÜKLER…

ÇARPIK İLİŞKİLER ÖLÜME SÜRÜKLER…

Duyduğumuz tecavüz, pedofoli, esnsest   vb. olayları  ilk kez duymuş gibi çok şaşırıyoruz. Oysaki insanlık var olduğundan bu yana nedendir  bilinmez ama yasaklar hep tatlı gelmiştir ve bu tip vakalar çok sık olmasa da zaman zaman yaşanmıştır.
Ensest ilişkiler, tecavüzler, çocuk gelinler ülkemizin  ciddi bir toplumsal sorunudur. Bu tip olayları yaşayan kişilerin sayısı düşündüğümüzden çok fazladır. Bu tip durumlarda nasıl mücadele edilip sistem kurulacağı, kurulan sistem doğrultusunda insanların nasıl bilinçlendirileceği eğitileceği konusunda yeterli bir çalışma mevcut değildir.
Ülkemizin geldiği bu noktada ve koşullarda ensest ile ilgili yeterli bir çalışma yapılmasını düşünmek tamamen hayal olur. Kabul etsek etmesek de şöyle bir gerçek var ensest insanoğlu var olduğundan bu yana her zaman birileri tarafından yaşanmıştır ve ülkemizde genelde istismara uğrayan kişi suçlu bulunmuştur.
Eskiden  bu tür çarpık ilişkilerin  cezası mağdur duruma  düşen  kız  çocukları  çekerdi. Kız çocuğu tecavüze uğradığı için suçlu bulunup töre adı altında öldürülmüştür.Günümüzde istismara uğrayanları öldürme sayısı azalmış olabilir ama hala tacize uğrayan suçlu bulunuyor ve yasalarımız tam anlamıyla mağduru korumuyor .İstismara uğrayanı ruhsal bedensel olarak kurtaracaklarına "tahrik  ettin istismarı hak ettin"  söylemleri olduğu sürece  yüz yıl daha geçse de bu durum yine değişmeyecektir.
İstismara maruz kalan kişilerin bir çoğu  çevresel, kültürel nedenlerden dolayı söyleyememekte ve gizlemektedirler.Ailenin sosyo-kültürel yapısına göre istismara maruz kalanlar zaman zaman töre cinayeti adı altında öldürülüyor, aile içerisinde veya çevrelerinde yaşayacakları olumsuzlukları  psikolojik olarak kaldıramayacakları için intihar ediyor ya da istismarcısıyla zorla evlendiriliyorlar. Hukuk yoluyla çözmeye çalışanların sayısı  her geçen gün artış göstermektedir. Cinsel istismara uğramış kişiler suçluluk duygusuna kapılıyor, çevresi tarafından duyulduğu takdirde toplumda dışlanıyor, kişilikleri oturmuyor ya da bozuluyor, intihar eğilimleri artıyor.
Uzmanlar her ne kadar ensest ilişkiyi çocuk istismarı olarak değerlendirip yorumlasalar da yetişkin bireylerin kız-erkek farketmeksizin ensest ilişkiye maruz kaldıkları bir gerçektir.Geçerli açıklaması olmasa da psikolojik  ya da diğer nedenlerden dolayı rızası olan ilişkileri konumuz dışında tutmak isterim.Ülkemizde  taciz, istismar, tecavüz gibi konularda  olduğu gibi ensest ilişki konusunda yeterli araştırmalar yapılıp, gerekli önlemler alınıp ve kitleye gerekli bilgilendirme yapılmasında gereken önem verilmemiş bu doğrultuda bilinçlendirme çalışmaları yapılamamıştır.Durup iç sesimizi dinleyip düşünürsek bir arkadaşımızın dostumuzun kendi başına gelen ya da birinin istismarını anlattığını hatırlayabiliriz.
Ben Anadolu'nun  bir köyünde  yıllar önce bir olaya şahit oldum. Yirmi yaşında yeni gelin çok severek evlendiği kocasını askere göndermişti.Gelin geldiği  evin üç tane odası vardı ve her odanın kapısı avluya açılıyordu.Bu odalardan biri onlara tahsis edilmişti ve diğer erkek kardeş evlenene kadar kocasının ailesiyle birlikte yaşayacaktı sosyo-kültürel yapı bunu emrediyordu.Kadın kocası askerdeyken  kayınbiraderinin  tacizlerinden bunalıma girmişti.Sürekli kendini korumaya çalıştığı için psikolojisi ciddi zarar görmüştü.Asker yolu bekleyen bir çok kadından daha farklı bir bekleyişti onun ki… Her gün kocasıyla flört edip buluştukları tepeye gider ağlar ağlar geri gelirdi.Ev halkı eşine hasretten dolayı ağlıyor, üzgün, mutsuz sanıyorlardı. Temel nedenin  kayınbiraderine daha ne kadar karşı koyabileceğini düşünmesi olduğunu kimse bilmiyordu..Ailenin koyduğu kurallardan dolayı yeni gelin eşi askerden gelene kadar kendi ailesinin yanında kalamazdı.Tek duası başına bir iş gelmeden eşinin teskere alıp dönmesiydi.Şimdi diyeceksiniz bu olay Anadolu'daolmuş eğitimsizlikten cehaletten kaynaklanmıştır.Ensestin, tecavüzün tacizin tamamen eğitimle alakası yok.Her zaman her kesimden insanın eğilim gösterebildiğini düşünmekteyim.
Ankara'da lise üçte okuyan bir kızımızın  eğitimli, kültürlü, kariyerli  babası evde herkes uyuduktan sonra kızının odasına girip tacizde bulunuyordu, kız çocuğu annesine ailede kimseye bu durumu anlatamıyordu.Çözümü evlenmekte buldu ve ilk flört ettiği 19 yaşındaki çocukla evden kaçarak evlendi.Bu tip evlilikler sürmez bir yerde bitecek yazık oldu derken şu anda 19 yıllık evliler ve 17 yaşında bir kızları var.Evliliğin bu şekilde başlaması ve 19 yıl sürmesi herkese nasip olmaz bu duruma bir nevi şans diyelim. Yıllardır babasıyla konuşmuyor, kızını babasıyla yalnız bırakmıyor hala yaşadığı tramvayı yüreğinde taşıyor ve beyninden atamıyor, en yakınlarıyla bile paylaşamıyor.
Uzmanlar bu tip durumların genelde bastırılmış toplumlarda yaşandığını söylerler ama görüldüğü gibi eğitim-kültür seviyesi yüksek  toplumda da yaşanabiliyor.Son yaşanan manken ve kuzeni yine buna bir örnek teşkil etmektedir.
Olayın temelinde ki nedenlerden biri  eğitimsizlik diyebiliriz.Cinseliği kapılar ardına saklayıp çocuklarımıza seni leylekler getirdi demediğimiz gün eminim sorun kökünden çözülecektir.İlköğretim -orta öğretim döneminde kademeli olarak  okullarda kesinlikle cinsel eğitim dersi belli ölçütlerde verilmelidir.Çocuk bu dönemde zaten merak etmektedir ve öğrenmek için farklı arayışlara girmektedir.Ergenlik yaşayan çocuk gizli gizli internetten araştırarak, akranlarıyla konuşarak cinselliği öğrenmemeli bedenlerini tanımaya çalışmamalıdırlar. Televizyon, bilgisayar, cep telefonu  çocukların bu sürecinde yanlış yönlendirme yapan etkenler arasında önemli bir yer alır.Görsel, işitsel, duygusal anlamda  kişiye hitap ettiği için bıraktığı etki diğer etkenlere göre çok daha fazladır.Çocuklar aile ve çevresel faktörlere göre televizyon programları izliyor, internet sayfalarında geziniyor.
İstismara karşı kendilerini nasıl korumaları gerektiği anlatılmalıdır.Doğru bilgilendirme olmadığı için cinsel kimliği oturmayan çocuk sayısının da her geçen gün arttığı görülmektedir. Çocuğa cinsiyeti, cinsiyetinin getirdiği farklılıklar anlatılmalı ve bedensel  mahremiyeti öğretilmelidir.
Konuyla ilgili ailelere seminerler eğitimler düzenlenmeli ,  çocuklarına neyi nasıl ne kadar anlatacakları konusunda bilgi verilmelidir.Ebeveynlerin yaklaşımı tepkili olsa dahi ailelerin sosyal düzeyleri göz önüne alınarak doğru bir dille ifade edilmeli bu eğitimin çok önemli ve ihtiyaçtan doğduğu anlatılmalıdır.Çocukların internet, televizyon gibi farklı kanallardan alacakları kirli bilgiler yerine doğru kanallardan doğru bilgilerin aktarılmasının önemi vurgulanmalıdır.
Ensestin  varlığını kabul etmek istemesek de var olan bir gerçeği görmezden gelemeyiz. İstismarla  karşı karşıya kalanların gerekli hukuksal, psikolojik desteği alması mağdurun rehabilite edilmesi gerekmektedir. Konunun aydınlanmasına çalışılmadığı takdirde mağdur yeni tacizlere maruz kalacak ve daha kötü sonuçlar ortaya çıkacaktır.
Ensest mağdurları tabuları yıkıp korku ve endişelerini aşıp konuyla ilgili şikayette bulunmalıdırlar. Şikayetlerini Sivil Toplum Örgütleri, Aile Sosyal Politikalar Bakanlığı, Türkiye Kadın Dernekleri  Federasyonu'na  yapabilirler.Kadın sivil toplum örgütleri bu konularda destek sağlamaktadır.Aynı zamanda Alie Bakanlı'ğının Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri ne (ŞÖNİM) başvuru yapabilirler.Emniyet güçlerinden destek alabilirler.

http://www.irfangazetesi.com/kose-yazisi/102/carpik-iliskiler-olume-surukler.html

6 Ekim 2017 Cuma

GÖKKUŞAĞI GİBİYİM

GÖKKUŞAĞI GİBİYİM
Nasırlaşmış düşlerimle
Elimde bir fincan kahve
Radyoda Zeki Müren 
“Elbet bir gün buluşacağız ”
Dalıp gidiyorum derinlere
Gökkuşağı gibiyim
Gönlüm pembe
Hayallerim mor
Ümitlerim mavi
Bir de hazan sarısı gerçeklerim var
Üşütüyor yüreğimi

3 Ekim 2017 Salı

Yine Hazan Mevsimi

YİNE HAZAN MEVSİMİ
Mevsim güze döndü
Yine yağmurlar yağacak
Hüzünler paslanacak ağaçlarda
Yapraklar tek tek düşecek
Yavaştan savrulacaklar
Yüreklere sevdalara aşklara yağmurlar yağacak
Belki de ayrılıklar yaşanacak
Umutlar tükenecek bir bir
Düşünmekten düşlemekten korkulacak
Yine güz mevsimi
Yine mavi yok
Sevgi sararmış düşlere sığdırılacak