25 Mayıs 2017 Perşembe

SİVEREK EĞİTİMİNE BAKIŞ 2.

http://www.irfangazetesi.com/kose-yazisi/63/siverek-egitimine-bakis-2.html


SİVEREK EĞİTİMİNE BAKIŞ 2.

Siverek nüfus yoğunluğu ve coğrafik konumu açısından ülkemizde ilçelerden hatta bazı illerden bile daha büyük ve kalabalıktır. İlçe belediye, kaymakam, emniyetinin ilçeyi sağlıklı yönetmesi neredeyse imkânsız denilecek kadar azdır. Çünkü ilçe sosyo-ekonomik ve kültürel özelliklerinden dolayı yönetim mekanizmalarını zorlamaktadır. İlçede görev yapan kaymakamlar "ilçenin geniş bir yerleşim alanının yan ısıra yoğun nüfusu, ilçe yapı sisteminden dolayı yaşanan tıkanıkları gördüklerinde” Siverek artık ilçe idaresiyle yönetilmiyor” dediklerine birçok Siverekli tanıklık yapmıştır.
Her nedense yıllardır Siverek adeta üvey evlat muamelesi görmektedir. Başta siyasiler olmak üzere, bazı idarecilere tarafından defalarca bir takım sözler verilmesine rağmen, sorunlar hep görmezden gelinmiştir. Sorunlar sürekli ötelenmiş olup en, eğitim alanında yaşanan yetersizlikler büyük problem oluşmasının ana temelini oluşmuştur.
İlçedeki mevsimlik çocuk işçiler, kadroların duyarsız ilgisiz olması, tavır ve davranışlarının doğru model sergilememesi, ikili eğitimin yaşattığı olumsuzluklar, donanım ve materyallerin yetersizliği, öğretmenlerin aile işbirliğinde okuma alışkanlığını doğru ve yeterli oranda vermeyişi, taşımalı eğitimdeki ulaşım ve servis sıkıntıları, öğrencilerin temizlik hijyen alışkanlıklarının ve öz bakım becerilerinin doğru ve yeterli verilmeyişi, kırsal kesimlerde okul binasının bulunmaması, öğretmen lojmanının olmayışı ve ihtiyaçlarını rahatça karşılayabileceği imkan ve ortamlar olmaması, teknoloji kullanımı yetersizliği ya da imkanı olan çocukların teknolojiyi yanlış kullanmaları ve doğru yönlendirilmemeleri sayabileceğimiz bir çok nedenler arasındadır.
Diğer illerde Milli Eğitim kadroları onlarca insanla çalışırken Siverek’te Milli Eğitimin maddi ve manevi imkânları kısıtlı olduğu gibi doğru kadrolaşmada yetersiz kalmıştır. Yanlış kadrolaşma her anlamda sıkıntı yaratmaktadır. İlçeye tayini çıkan öğretmenler öncelikle önyargılardan sonrasında sosyolojik yapının yetersizliğinden dolayı gelmek ve kalmak istememektedirler. İdeolojisi sadece eğitim olan öğretmenler gayet uyumlu hayat sürmekte olup mutlu mesut yaşamaktadırlar.
İstanbul’da geçen yıl askeri lojmanların içerisinde yalnız asker çocuklarının gittiği bir ilköğretim okulunda Siverek’ten yeni gelen anaokulu öğretmeni bir bayanla tanışma fırsatım olmuştu. Uzun uzun Siverek’ten konuştuk. Esra öğretmen Siverek’e ne kadar isteksiz gittiğini sonrasında ön yargılarından dolayı çok pişman olduğunu anlattı. Yaşadığı yılları, kurduğu dostlukları, halkın verdiği değeri kıymeti anlatırken gözleri doluyordu. Yaşlı gözlerle “keşke gelmeseydik hep Siverek’te kalsaydık” derken sevgisi özlemi gözlerinden okunuyordu…       
Siverekli büyüklerimiz “Tayinciler gelirken ağlıyor neden geldiğini sorguluyor, giderken yine ağlıyor gitmek istemediğini dile getiriyor.” derler ve ne kadar haklı oldukları Esra Öğretmenle bir kez daha kanıtlanmış oldu. Bu duyguyu yaşamaları için bir süre orada kalmaları, ön yargılarından arınmaları aidiyet duygusu kazanmaları gerekiyor. Oluşan önyargıların sebepleri saymakla bitmez. Bu konuda en büyük görev yine devletimize düşmektedir.
Okul yöneticileri diğer illerde olduğu gibi kayıt esnasında ücret alma, belli periyotlarda velilerden aidat toplayamadıkları gibi devlet tarafından yeterli ödenekte alamamaktadırlar. Okul yönetici ve öğretmenleri arayışa girip mücadele verecekleri yerde ellerini kollarını bağlayıp çocukları kaderlerine terk etmeyi çözüm olarak görüyorlar. Devlet ödenek göndermiyor, halk maddi yetersizlik manevi düşüncesizlikten dolayı bağış yapamıyor okul müdürleri durumu sineye çekip “imkânlarımız bu kadar” diyorlar. Bu noktada “öğrenilmiş çaresizlik” devreye giriyor. Herkes kaderine razı geliyor. Karşılarına çıkan fırsatı değerlendirmeyi de bilmiyorlar.
Yaklaşık dört yıl önce İstanbul’da oturan bir hemşerimizden ücretsiz badana-boya temin edip Siverek’in merkezinde çok ihtiyacı olan bir okula kendi ellerimle göndermiştim. Aradan aylar geçmesine rağmen okul hala boyanmamıştı. Müdür beyle görüştüğümde sınıfları boyayacak personel olmadığını, dönemin belediye başkanından istediğini onunda hala göndermediğini anlattı. Ben belediye başkanını ve okul müdürünü defalarca aradım sonuç; dönemin belediye başkanı boyacı göndermedi, müdür bey boya kovalarının okulda durmasından rahatsız oldu ve ihtiyacı olan bir köy okuluna gönderdi. Sözün bittiği andı….!
Bizler İstanbul’un göbeğinde hem de özel okullarda çalışmamıza rağmen yeri geldi badana boya yaptık, yeri geldi temizlikten çıkıp sınıfımıza girip öğrencilerimize eğitim vermeye devam ettik. Ben onların boya kovalarını aylarca bekletip başka okula göndermeleri yerine tüm kadronun eşofmanlarını giyip en azından kendi sınıflarını boyamalarını beklerdim.
Unutmayalım çocuklar geleceğimiz ilimize çocuklarımıza sahip çıkalım. Elbirliği ile sorunları ortadan kaldırmaya çalışalım. Oturup devleti, kaymakamı, belediyeyi beklemeyelim istediğimiz zamanda ilgili makamlarla mücadele verip almasını bilelim. Düşünün lütfen maddi manevi sosyal anlamda çektiğiniz sıkıntıları çocuklarınız yaşasın ister misiniz? O zaman silkelenin güçlü olun çocuklarınıza öğrenme ortamları yaratın okuma alışkanlığı kazandırın. Herkes çocuğuna bir kitap alsa çocuklar okudukça kendi aralarında değiştirse bir yıl sürer ve bir yılda en fazla 10 TL harcamış olursunuz.
Şu ana kadar yaşadığınız olumsuzlukları uğradığınız haksızlıkları düşünün ona göre çocuklarınıza destek verin okuma merakı uyandırın. Çocuklarınıza hedef belirlemeyi bu doğrultuda mücadele etmeyi öğretin. Şartlar ne olursa olsun çocuklarınızı sevdiğinizi onlara güvendiğinizi her fırsatta gösterin dile getirin. Emin olun ailesini yanında hisseden çocuk öğrenmede sınır tanımaz daha az hatayla hayata hazırlanarak özgüveni yüksek kendi ayaklarının üzerinde durabilen bireyler olarak geleceğe adım atarlar. Onlara cesaret verin yüreklendirin siz kaderinize razı geldiniz onları bu düşünceye anlayışa mahkûm etmeyin.
Sizlerin, ilçenin, ülkenin temiz doğru, bilinçli yetişmiş yeni nesillere ihtiyacı bulunmaktadır. Değerlerimizi özümüzü kaybetmeden kültürel, sanatsal, geleneksel, politik, bilimsel konuları doğru bir şekilde öğretmeliyiz. Gelecek nesillerin kendilerinden bir sonraki kuşağa taşıyabilmesi için de onlara okuma, anlama, öğrenme, düşünme, sorgulama, araştırma bilincini aşılayabilmemiz gerekmektedir.
Dileğimiz devletimizin bir an önce eğitime bakış açısını değiştirmesi sistemini doğru kurgulayıp hayata geçirmesidir. Eğitim imkânlarını ülkenin her yerine eşit şekilde dağıtmayı planlamalı çocukların yetenekleri doğrultusunda sistemini kurmayı ve dünya standartlarında hizmet vermeyi hedeflemelidir.

18 Mayıs 2017 Perşembe

EĞİTİME GENEL BAKIŞ ÖZELDE SİVEREK’TE ÖZEL OKULLAR

Yazımın yayınlanmasında emeği geçen İrfan Gazetesi ekibine çok teşekkür ederim.Saygı ve sevgilerimle
(Bu arada özel okul yatırımlarını tamamen ticarete döken kelle başı kaçTL? ifadesi kullanan ya da belli bir ideolojiye dayandıran kişileri ve gurupları işe gönül verenle aynı kategoride değerlendirmiyorum)


http://www.irfangazetesi.com/kose-yazisi/61/egitime-genel-bakis-ozelde-siverekte-ozel-okullar.html

EĞİTİME GENEL BAKIŞ ÖZELDE SİVEREK’TE ÖZEL OKULLAR

Şüphesiz her çocuk kendi ebeveynlerinin en değerli varlığıdır. Daha onlar doğmadan gelecekleriyle ilgili hayaller kurulur, planlamalar başlar. Çocuk büyüdükçe ihtiyaçlar artar aileyi tatlı bir telaş sarar. Okul dönemi geldiğinde hangi okul olacak? Öğretmen bayan mı erkek mi? Acaba öğretmen sinirli mi? Öğretmen anne mi, derken sorular artar gider.
Dünya ülkelerinde kaliteli eğitimin önemi her geçen gün artmaktadır. Eğitimin ihtiyaçları ve nitelikli eğitimin artması adına çeşitli kaynaklar kullanılmakta ve kaynak arttırma yolları aranmaktadır. Ülkelerin gelişmişliği , prestiji, sosyo-ekonomik düzeyi, refah düzeyi, tüketen değil üreten bir toplum olması eğitimle tamamen doğru orantılıdır.
Ülkemizde en çok önem verilmesi gereken unsurlardan biri eğitim olmasına rağmen gerek maddi kaynakların yetersizliği, gerek siyasi-politik nedenler akabindeki stratejiler ve daha birçok nedenden dolayı eğitim ayağımız hep zayıf ve yetersiz kalmıştır. Çocuklarımız her geçen gün değişen müfredat ve kurallarla sistemsizliğin sistemi içerisinde güçlükle kazanmaya, başarmaya çalışmışlardır.
Devletimizin eğitimi sisteme oturtup sağlıklı hizmet veremeyişinden dolayı özel sektör yatırımlarını da kaçınılmaz hale getirmiştir. Sektörün boşluğundan ve ihtiyacından dolayı özel okul sayısı her geçen gün artmaktadır. Özel okul yatırımcıları-yöneticileri dünyadaki eğitim sistemlerin inceleyip öğrencilerin ihtiyaçlarını araştırıp belirleyip; zaman zaman yurt dışından program, kaynak, materyal satın alarak uyguladıkları farklı programları ve uygun materyallerle destekleyerek devlet okulu standartlarının üzerinde eğitim-öğretim ortamı oluşturup hizmet vermektedirler. Özel okullar öğrenciye daha nitelikli eğitim verirken yönetici ve öğretmenlerine programları daha iyi uygulayabilmeleri adına hizmet içi eğitimler verirler. Öğretmen öğrenciyle karşı karşıya gelmeden hazırlanmış olur süreci daha sağlıklı ve sistemli yönetir, dinlemeyi öğrenmeyi etkin kılar.
Her anne baba çocuğunun eğitim kalitesinin yüksek olduğu, donanımlı bir okulda okumasını ister. Hızla artan özel okul sayısına rağmen hala nüfusu iki yüz bini devirmiş ilçelerde özel okul bulunmamaktadır. Bu ilçelerimizden Siverek buna en güzel örnektir.
Günümüzde Siverek’te adı özel okul olsa da bu okullarımızın, büyük bir kısmı dershanelerden dönüştürülen okullar. Aşağıda yazacaklarım daha çok eğitim kampusu manasında özel eğitim kurumlarının olmadığı sonucu çıkarılırsa yazım daha iyi anlaşılacaktır.
Üç yüz bini geçmiş genç nüfusuyla, ilçe hala bir özel okula sahip değildir. İlçede sosyo-ekonomik durumu çok iyi olan aileler dahi yaraya parmak basıp duyarlı hareket etmemişler çözüm bulmak istememişlerdir. İstememişlerdir diyorum çünkü; geçmiş zamanda ekonomik durumu çok iyi ve sürekli başka sektörlere yatırımın yapan ilçenin önde gelen bir liderine “Özel okul kuralım bu kadar zeki ve yetenekli çocuk harcanmasın sahip çıkalım eğitim düzeyi artsın.” dediğimde “Biz böyle mutluyuz, insanların kafasını karıştırma başımıza iş çıkarma.” demişti. Oysaki bu lider kendi çocuklarını büyük şehirlerde, marka kolejlere gönderiyordu.
Zihniyet ve feodal yapı değişmediği sürece düşünceler hep böyle devam edecektir. Kimi ; halk bilinçlenirse eğitim seviyesi yükselir, farkındalık artarsa ağalığını kaptıracak diye korkuyor; kimi hizmeti devletten bekliyor; kimi ise büyük şehirlere göç etmiş şehirlerin kalabalığı içerisinde kaybolmuş memleketini çoktan unutmuş. Kişiler şahsi hareket edip değerlerine sahip çıkmayı unutunca olan Siverek ve Siverek gibi ilçelere oluyor.
Özel okul yatırımcılarının diğer illere ilçelere yaptıkları yatırımları verdikleri desteği Siverek ve Siverek gibi ilçelere uyguladığı takdirde bölgede eğitim seviyesi yükselecek, sosyo-ekonomik durum iyileşecek ayrıca bu durum devleti finansal açıdan rahatlatacaktır. Özel okul girişimcileri bakir bölgelere giderek planlamalarda bulunup bunları hayata geçirilmesini sağlamalıdırlar. Ayrıca ilçede özel okul yapılması rekabeti doğuracağından halka daha fazla hizmet sunulacak ve ticari açıdan bir hareketlenme olacaktır.
Sevgili Siverek halkı; önce kendinize ruh katın Siverek’e iyi bakın genel ihtiyaçlarınızı ve eğitim ihtiyaçlarınızı belirleyin sonra da kendinize inanın. Çaresizlik tükenmişlik hissini bir kenara bırakıp kaderci olmaktan çıkarak başaracağınıza inanın. Unutmayın ülkemizin, bizlerin, çocuklarımızın geleceği ancak sağlam temellere dayalı bir eğitimle yön alacaktır.

15 Mayıs 2017 Pazartesi

İRFAN GAZETESİ-ERKEN YAŞTA EVLİLİKLER

http://www.irfangazetesi.com/kose-yazisi/50/erken-yasta-evlilikler.html


Erken yaşta evliliklerin gerçekleşmesinde öne çıkan önemli nedenlerden biri sosyo ekonomik nedenlerdir.
Ülkemizin bazı bölgelerinde kız çocuğu ergen olmadan yük olmaya başlar, ekonomik yük olarak görülür. Kız çocuğunun evlendirilmesi, bir an önce koca ekmeğini yemeye başlama düşüncesi erken yaşta evliliklere teşvik eder. Kızlar evlendirilirken belirlenen biçilen değerin başlık parası olarak alınması, aileye kazanç sağlaması erken evliliğe iten nedenlerden biridir. Sofradan bir tabak eksilecek (eskiler bir boğaz daha eksildi derler), evde bir kişinin masrafı bitecek ve başlık parası yoluyla aileye kazanç sağlama düşüncesi adına kızlar erken yaşta verilir. Öyle evlilikler oluyor ki kim çok başlık parası verilirse kız ona veriliyor. Kızlar koca evinde daha rahat hayat yaşayacaklarını düşünürler, düğün alışverişi onları çok mutlu eder yeni elbiseler, yeni ayakkabılar, pırıl pırıl ışıldayan altın takılar….hep öyle olacağını düşünürler, bu yüzden evliliğe gönüllü görünürler. Kırsal kesimlerde hala kızlar evliliklerine kendileri karar verememektedirler. Aile evlilik adına kız çocuğunu okuldan alır, yaş farkını düşünmeksiniz uygun gördükleri adaya verirler. Kızların evleneceği kişiden şiddet görmesi, sapkın davranışlarla karşı karşıya kalması, kızın cahil kalmasından dolayı birçok olayın ötesinden gelemeyip, kendini koruyamamasını hiç düşünmezler. Yaşadıkları bölgenin gelenek görenekleri de kızların erken evlendirmeleri konusunda önemli etkenlerden biridir. Geleneklerine bağlı ailelerde evlilikler daha hızlı gerçekleştirilir. Cinsiyet eşitsizliğiyle başlayan düşüncelerle kız çocuğu ailenin namusu olarak görülür. Kız çocuğunu evin ferdi olarak görmezler, hep bir gün gidecek gözüyle bakarlar. Kızın yeri kocasının yanıdır. Gözü açılmadan namusu elden gitmeden evlendirilmesi gerektiği düşünülmektedir. Ailenin düşüncelerine göre evlendirilen kızın namusu kocaya geçmiştir. Çocuk yaşta evden gelin olarak çıkan kızın arkasından aile kazancını düşünerek “çok şükür namusumuzla teliyle duvağıyla gelin ettik” derler. Küçük yaşta gelin alan aileler bu durumdan çok memnun kalırlar. Yaşı küçük olduğu için karakter gelişimi, davranış biçimleri tam oturmamıştır. Küçük yaşta evlenen kız çocuğu yuvasına daha kolay uyum sağlar düşüncesi ağır basar. O aileye daha kolay itaat edecek, aile kendi isteklerine göre yönlendirip şekillendirecektir. Yapılan araştırmalarda eğitim seviyesi düşük ailelerde erken evlilik oranları daha yüksek görülmektedir. Kız çocuklarının erken yaşta eğitiminin sonlandırılması için ciddi baskı görmektedirler. Birçok aile istese de ekonomik yapıları bozuk olduğu için kızlarını okutamamaktadırlar. Bir okutma şansları varsa bunu erkek çocuklarından yana kullanırlar. Aile içi şiddet, anne babanın çatışmaları ve çocuklara yansıması, ailenin çocuklara gösteremediği sevgi ve iletişimsizlik, üvey anne-baba problemleri kız çocuğunun bir an önce o evden kurtulma isteği erken yaşta evliliğe önemli bir etkendir.

ÜNİVERSİTE KİTAP BAĞIŞI

http://www.irfangazetesi.com/haber/72/siverek-uygulamali-bilimler-fakultesine-anlamli-bagis.html


Mevlüt BAYRAKTAR - Siverek Uygulamalı bilimler fakültesi için gerçekleştirilen kitap yardımı kampanyası çerçevesinde İzmir'den kitap bağışı yapıldı.
Siverek’te 2017–2017 Eğitim ve öğretimle Harran Üniversitesi bünyesinde açılan Siverek Uygulamalı Bilimler Fakültesi için başlatılan kitap toplama kampanyasına İtalya’a doğumlu Türk asıllı Semiramis Rosella Roman, Tarih, felsefe ve kişisel gelişim üzerine çeşitli kitapların içinde bulunduğu 3 koli kitap göndererek kampanyaya katkı sağladı.
Kitap bağışı ile ilgili gazetemiz muhabirine açıklamalarda bulunan Semiramis Rosella “ Ülkemizin neresinde olursa olsun, herkese ulaşmayı benimsiyorum. Bu insanlara ulaşırken hangi kesimin en çok ihtiyacı olduğunu araştırarak ulaşılmalı diye düşünüyorum. Bu kapsamda bölgeyi iyi bilen değerli dostlarım Arzu Kılıç ile Ayhan Oğuz beyin vasıtasıyla Şanlıurfa’nın Siverek ilçesinde bu yıl eğitim ve öğretime başlayan Uygulamalı Bilimler Fakültesinin kitap ihtiyacı olduğunu öğrendim ve ilk aşamada 3 koli üniversite öğrencilerine hitap edecek kitap gönderdim. Bu kitap yardımları ünümüzdeki günlerde de devam edecek” dedi.